Ülkemizde uygulanan ekonomik programın önceliği olarak enflasyonun düşürülmesi hedeflenmektedir.
Mevcut koşullarda bunu sağlayabilmek için;
- Talebin kısılmasının,
- Bütçe açıklarının kapatılmasının
Sağlanması, programın başarı şartıdır.
Talebi kısmanın öncelikle piyasaya verilen likiditenin kısılması,
Bütçe açıklarının kapatılması için de ilave vergi, vs. kamu geliri yaratılması, sağlanmaya çalışılmaktadır.
Kredi kullandırma maliyetlerinin yükselmesi, tasarrufların faiz fiyatlarının yükselmesi yanında Türk Lirası zorunlu karşılık oranlarının bir yıl öncesine göre, iki katın üstünde arttırılması, kredi kartlarıyla yapılan alışverişlerin taksitlendirilmesinin sınırlandırılmasının talebi kısılması üzerinde ciddi etkisi olacağı açıktır.
Bunun yanında kamu harcamalarının kısılması, kamuya ilave gelir sağlayacak düzenlemelerin en azında düşünülüyor olması, bu yönde bir iradenin ortaya konulduğunu göstermektedir.
Bu birkaç cümle ile özetlenen gelişme ve değerlendirmelerin ortaya çıkaracağı sonuçlar;
- Ekonomik büyümede yavaşlama
- İstihdamda yaratacağı olumsuzluklar
- İş dünyasının faaliyetlerinde hissedeceği Likidite ve maliyet baskısı
- Finans sektöründe donuk veya yasal takip portföylerinde artış
Olacaktır.
Nitekim, ticari yaşamda ortaya çıkan konkordato başvuruları ve son zamanlarda önemli oranda iflas ile sonuçlanan bu girişimler, hem üretimde hem istihdamda sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Kredi kartı harcamalarının artış eğiliminde olmasının yanında gerek kredi kartı borçları gerek bireysel kredilerinde yasal takibe uğrama oranının artıyor olması, sorunun önemli olduğunun işareti olarak kabul edilmelidir.
Konkordatonun alacaklar yönünden değerlendirmesi yapıldığında tedarikçiler üzerinde yaratacağı zincirleme etki hacme bağlı olmakla birlikte piyasayı bozucu yönde olacağı açıktır.
Alacaklı bankaların ve diğer finansal kurumların alacak tutarlarının yüksek olduğu şirket/gruplarda durum farklılık arz edecektir.
Bankalar, önemli ölçüde gayrimenkul ipoteği veya menkul ve hak rehinleri ile kullandıkları kredileri teminatlandırdıkları ve bu teminatlar dışında kalan alacaklar için konkordato projesine dahil olacaklarından, alacaklıların ağırlıkla bankalar olduğu projelerde konkordatonun borçlunun umduğu yararı elde edememesi ve projenin başarısız olacağı sonucunu doğuracaktır.
Bankalara ve/veya ticari piyasada ortaya çıkacak herhangi bir ödeme sıkıntısı durumunda telaş içerisinde tarafların alacağı kararların herkes için kayıpla sonuçlanacağı gerçeğinden hareketle durumun değerlendirilmesinde yarar vardır. “Zombi” diye tarif edilen borca batık ekonomik yapıların değerlendirilmesi farklı olabileceğini kabul etmekle birlikte yasal takip ve karşı tedbir uygulamalarının öncesi ve devamında serinkanlı değerlendirme yapılmasında yarar vardır. Kuşkusuz her ekonomik birim (Şahıs, Şirket) bu koşullarda faaliyetini devam ettirebilmesi için;
- Yönetim organizasyonlarını
- Üretim maliyetlerini (Hammadde tedarik, işçilik, satış pazarlama, vs.)
- Genel giderlerinin
- Yatırım harcamalarının
- Kar getirmeyen faaliyet alanlarının
- İmkanları ölçüsünde sermayelendirme ihtiyaçlarını
Dikkatle değerlendirecektir.
Diğer yandan, finans kesiminin de kredi portföylerinin daha titiz bir şekilde değerlendirmeleri ve pozisyon almaları beklenmelidir.
Mevcut teminat koşullarında değerlendirilen ve kredilendirilen borçlular ticari ahlak kuralları ile çelişen bir davranışa girmemişlerse yasal takibe maruz kalınması, konkordato sürecine girilmesi koşullarında da mevcut durumun tarafların ortak yararına makul bir çözüme kavuşturulabileceği gözden uzak tutulmamalıdır.
Bunu sağlamanın yolu ince detaylarda çalışılmış bir finansal yeniden yapılandırma projesinin oluşturulmasıdır.
Uzmanı tarafından tarafların imkan ve kabiliyetlerini değerlendirerek, kullanılabilecek her türlü finansal enstrümanı içeren böyle bir program telaşla alınan kararlar sonrası karşılaşılabilecek ilave maliyetlerin bertaraf edilmesinde çok önemli sonuçları olabilecektir.
Bu sayede, yıllarca emek sermaye, teşebbüs güç kombinasyonları ile oluşan ulusal markaların da kaybolup gitmelerinin, ciddi istihdam ve kamu geliri kayıplarının önüne geçilmiş olacaktır.
Mustafa Kaldırımoğlu
ACR Danışmanlık Ltd. Şti.
İstanbul – 08.12.2024
